Atatürk'ün kişisel özelliklerini anlatan şiirler

Atatürk'ün kişisel özelliklerini anlatan şiirler

Atatürk'ün bütün kişisel özellikleri ve kişisel özellikleriyle ilgili şiirler
İDEALİSTLİĞİ
VATAN SEVERLİĞİ
HAKİKATİ ARAMA GÜCÜ
SABIR ve DİSİPLİN ANLAYIŞI
İLERİ GÖRÜŞLÜLÜĞÜ
AÇIK SÖZLÜLÜĞÜ
MANTIKLILIĞI
ÇOK CEPHELİLİĞİ
EĞİTİMCİLİĞİ
YÖNETİCİLİĞİ
"1919-1933"TEN BİR PARÇA 

O günlerde bir ünlü ayak bastı Samsun'a,
Yürüdü etrafında ümitler suna suna.
Bu, ateşler içinde geçip gelmiş bir erdi,
Göğsünde toplanmıştı milyonla Türk'ün derdi,
Bu milyonla dert ona veriyordu başka hız,
Yürüdü arkasında genç, ihtiyar, kadın, kız.


O kimdir? Bakışları deniz kadar yumuşak,
Saçı güneşi emmiş bir demet altın başak.
O kimdir? Bir milletin sesi vardı ağzında,
Ondört milyonun nabzı çarpıyordu nabzında.
O kimdir? Geçtiği yer dönüyor gün vurmuşa,
Can veriyor sararmış ota, yaralı kuşa.

O kimdir? Gözlerinde bir tılsım gizleniyor,
Bastığı topraklarda bahar filizleniyor.
Alev saçlı bir volkan bazı bir dağ başında,
Bazı beliriyordu bir damla göz yaşında.
Güneşten birer oktu ondan gelen her emir,
Bu okların altında eriyor dağ, taş, demir
O kimdir? Milyonla Türk birleşip bir tek olmuş,
Yıkılan memlekete kolları destek olmuş.

Öz yurdun içlerinde düşman kurarken pusu,
Bir yandan da yürüdü Halife'nin ordusu.
Birisi gökyüzünden bombalar atıyordu,
Biri elinde salip, biri elinde Mushaf,
İçli dışlı düşmanlar geliyorlardı saf saf.
Bunların karşısında göğsü açık bir azim,
Süngüye, topa karşı diyordu: Zafer bizim!

Bunların karşısında ikişimşekli nazar
Diyordu: Bu topraklar size olacak mezar!
Vatan sürüklenirken bir uçurum ucuna,
Dağılan kuvvetleri topladı avucuna.
Topladı avucuna yıldırımı, şimşeği,
Yoktan var ediyordu Tanrı gibi her şeyi.
Kurşunlar gülle oldu, sopalar süngü oldu,
Sınırlar baştan başa bir çelik örgü oldu.
Şimşek yüklü bulutlar ufku kaplarsa nasıl
Bir süngü ormanıyle dağlar doldu muttasıl.
Bir kale heybeti var vatanın her taşında,
Her işin başında O, her iş O'nun başında


Faruk Nazif ÇAMLIBEL

ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞINDA
Ne bulutlar gitti, ne padişahlardan bir haber geldi.
Kemal Paşa derler bir yiğit vardı.
Bu sefer de millet türkülerle Kemal Paşaya haber saldı.

V

Kemal Paşa, yenilmez yiğit, şanlı komutan!
Savaş girer gibi yetiş bize!
Yetiş bize, çöllerde bile olsan!
İnanç doldur, güç doldur içimize!

Bin kere yurdumuzu kurtaran!
Bir görseydin ağlardın hâlimize!

Kuşun kanadında türküler
Kemal Paşanın gönlüne vardı,
Cevabından önce kendi geldi.

VI

Bir gemi yanaştı Samsuna sabaha karşı
Selâm durdu kayığı, çaparı, takası,
Selâm durdu tayfası

Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu!
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.

Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil!
Sarılan anayurda
Kemal Paşanın kollarıydı.

Selâm vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadenizin hâlini görmeliydi.

Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi.
Erzuruma kadar.

Bu ne inançtı ki, Kemal Paşa
Atının teri kurumadan
Sürüp geldin yeni yeni savaşların peşinde

VII

Bir selâm gibi gitti Erzuruma,
Bin selâm gibi geldi Sivasa Erzurumdan.
Dağlar alçaldı yol vermeğe,
Temizlendi ılkımından karından.

Analar bacılar yola döküldü,
Cephane taşıdı arkasından.
Irmaklar suyundan faydalattı,
Ağaçlar daldasından.

Yer gök inledi bir yol daha
Kurtuluş savaşından.
.............................................
Düşman koymuş meydanları kaçıyordu.

XI

Kattı Kemal Paşanın ordusu düşmanı uğruna
Pişman eti anasından doğduğuna.
Çevirdi Sakarya, çevirdi süvariler,
Veryansın etti topçu,
Veryansın etti piyadeler.


Kattı Kemal Paşanın ordusu sürdü gitti,
Yetiştikçe vurdu düşmana.
Hayın düşman sarhoş gibi sallana sallana
On beş günde İzmiri dar buldu,
Ölen kurtuldu, sağ kalan teslim oldu.

Kaçtı gemiler.
Alnı sargılı, kolu sargılı, boynu sargılı,
Ahmetler, Bekirler, Aliler,
Mahmutlar, Kâzımlar, İsmailler
Peşlerinden yettiler,
Diz çöküp Kordonboyuna
Ta yürekten çekip tetiği
Gemilere yaylım ateş ettiler.

Bu ne inançtı ki, Gazi Paşa!
Atının teri kurumadan
Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşinde.

XII

Sana borçluyuz ta derinden!
Çünkü yurdumuzu sen kurtardın,
Hasta, yorgun düşmüştük,
Yaralarımızı iyice sardın.

Yiğittin, inanç doluydun yapıcıydın,
Sanatkârdın, denizler kadar engin;
Kimsenin görmediğini görürdü
Sevgiyle bakan gözlerin.

Dedin ki: Bu millet, bu büyük millet
Yüzyıllar boyunca geri kalmış;
Bu yurt, bu güzel yurt, bizim yurdumuz
Her yanından yaralar almış.

Dedin ki: Bir güzel savaşmalı
Kurmak için yeniden;
Bilgiyle, inançla, çoşkunlukla
"Övün, çalış, güven!"

Sana borçluyuz ta derinden!
Işığısın bu yurdun.
Dilimizi, ulusallığımızı öğrettin bize,
Çünkü cumhuriyetimizi sen kurdun.

Hürriyeti sen yaydın içimize,
Halkçıyız dedin halk içinden,
İnançta hür yetiştirdin bizi,
Borçluyuz sana ta derinden!
Devrimlerle yüceltti, çok yüceltti,
Bu milleti temiz ellerin.
Sana borçluyuz ta derinden
En büyüğü Mustafa Kemallerin!


Cahit KÜLEBİ

Atatürk'ün kişisel özelliklerini anlatan güzel bir şiir vatanseveroluşu,mertliğini ve cesaretini anlatan bir şiir Atatürk için

ATATÜRK İÇİN

Tuttun elimizden çıktık sefere,
Kurtardık vatanı, milleti Atam.
Serdik kör denilen talihi yere,
Zaferdir savaşın nimeti Atam.

Dağlar altımızda at oldu bizim.
Sen dedin:-Uyan Türk! Açıldı gözüm.
Sakarya suyundan yununca yüzüm,
Bilindi Türklüğün kıymeti Atam.

Duyarım, dalgalar sahili döğer,
Sen sade bir "Paşa" olaydın eğer
Yine kalbimizde alacaktın yer,
Sensin bu vatanın ziyneti Atam.

Bir eşin varmıydı civanmertlikte?
İyi ettik sana "Ata" dedik te;
Sevgin göğsümüzde, eller tetikte,
Sendin bize Tanrı himmeti Atam

Her Türk olan "Atam" der de tutuşur,
İşitir emrini derdi yatışır;
Kâfi bu teselli ona yetişir;
Sana lâyık olmak niyeti Atam.


Osman ATİLLA 
GAZİ'YE TARİH 
Onu tarihe sorun, yoktur eminim bir eşi,
O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneş!
Sözü halkın dilidir, gözleri hakkın ateşi,
O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi!!

Yurdu sarmıştı karanlık, onu yırtıp atan O.
Soğuyan kanlara bir başka hararet katan O.
Kararan gözleri bir lâhzada aydınlatan O.
O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi!

İnkilâp ordusu nur ordusunun rehberidir,
Milletin şehperidir, memleketin şehperidir,
Onu beklerdi vatan bunca zamandan beridir,
O güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi!

Ayrılıp Çankaya'dan Hazreti Gazi geliyor,
Saçının huzmesi zulmetleri ok ok deliyor,
Şehre kalbindeki tarihi alıp yükseliyor:
"Bu güneş yüzlü, güneş sözlü, güneşler güneşi!"


Yusuf Ziya ORTAÇ



Atatürkün kişisel özelliklerinden vatan sevgisi ile ilgili güzel bir şiir

ATATÜRK
Türk'ü ölümden
Odur kurtaran
Odur yeniden
Türklüğü kuran.

Yaptığı ordu
Düşmanı kovdu.
Ulusu, yurdu
Odur yaratan.

Türk'ün dileği
Onun ereği.
Yüce yüreği
Türklüğe vatan.

Bu memleketi,
Cumhuriyeti
Canıyle etti
Bize armağan.

Atamızsın sen,
Adımız senden.
Yürür izinden
Sana inanan.

Ülküm yürüsün,
Türklük büyüsün
Sen Atatürk'sün
Ey yüce Başkan!


Hasan Ali YÜCEL





Atatürk'ün ileri görüşlülüğü ile ilgili bir şiirler

AĞITYok gayri bizlere uyku dünek vay
Kime bel bağlayak kime dönek vay
Vay amansız ecel alçak felek vay

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağyasın gayrı

Ağla gözüm ağla yaşlar dil olsun
Kurumuş dereler baştan sel olsun
Çiçek kara açsın çayır kül olsun

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

En büyük en güzel en yiğit kayıp
Dereler denizler çağlar ağlayıp
Rabbim de gözyaşı dökmezse ayıp

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Her gittiği yerde o şan verirdi
Aslan bakışını görse erirdi
Kaşları yeleden nişan verirdi

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Bakışları şimşek gibi çakardı
Yarını görürdü düne bakardı
Kürsüye çıktı mı, arşa çıkardı

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı


Her belâyı önler arda atardı
Dermandı her dalda hemen yeterdi
Babamızdı elimizden tutardı


Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı


Kaybını yıldızlar bile bileler
Kırıla kanatlar sola yeleler
Kurt kuş duyup cenazene geleler

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı


Millet Atan gitti başın sağ olsun
Ölümü devr açsın yeni çağ olsun
Dağlar birer birer yanar dağ olsun

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Gitti her ocağın söndü alevi
Yeryüzü dediğin bir ölü evi
Cihan türbe olsa almaz o devi

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı


Dönmüş denizler gözyaşı taşına
Dünya ortak çıkmış Türk'ün yasına
Her evden bir ölü çıkmışcasına

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı


Gökler ağıtlardan titriyor kat kat
Düştü üstümüze gerilen kanat
Onsuz dünya yarım, insanlık sakat


Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

O hep dolu tuttu boş atmadıydı
Söz verince yaptı aldatmadıydı
On beş yıl tek burun kanatmadıydı
Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı


Bizdendi sevinci bizdendi derdi
Biz uyurduk o bizleri beklerdi
Uyudu nöbeti bizlere verdi


Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı


Kuru yapraklara benzedik bu güz
Her göz kan içinde sapsarı her yüz
Milyonlarız bir babadan öksüzüz

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı


Gök düşsün toprağa toza belensin
Mezarına gece yıldız elensin
Şehitler doğrulsun nöbet dolansın

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı

Dünya hem kahr olur hem onu gömer
Yıldızlar kandildir semalar kemer
Sus boğulayazdın sus Aşık Ömer

Türklük yüreğini dağlasın gayrı
Cihan da bizimle ağlasın gayrı


Behçet Kemal ÇAĞLAR


ATAM 
Bir yüz tanıdım ruhuma nakşoldu zamanla,
Bir yüz ki bütün hatları şimşekle doluydu,
Ben yalnız onun resmine daldım heyecanlı,
Benden çocuğum yalnız onun şi'rini duydu.
Bir hüzne bürünmüştü cenazeyle düğünler,
Bir damla yaş olmuştu denizler gözümüzde.
Hasretle bakarken gecenin rengine günler,
Seyretti yanan gözleriniz fecri o yüzde.

Tarih onun emriyle kımıldandı yerinden,
Birkaç yıla toplandı hemen birçok asırlar.
İsa eli geçmiş sanılır yurt üzerinden,
Gül bahçesi olmuş dün ayak bastığı yerler.

Ondan geliyor, her günümüz başka baharsa,
Ondandır, ufuklarda ne ürperme, ne gam var...
Kalbim nefesim dursa, düşüncem sona varsa,
Dünyayı unutsam da unutmam bir Atam var.


Faruk Nafiz ÇAMLIBEL

Atatürk'ün akılcılığı ile ilgili şiir
ATATÜRK

Ey sanki alev saçlı zafer küheylaniyle
Kurtardığın vatanda en yüce şehsüvarsın,
Bir şimşek çağlayanı haliyle Türk kanıyle
Aldığı şâna lâyık bir tarihde bir Sen varsın.

Erişmez vasfına hiçbir rebabın sesi
Sen yükseksin ilhamın yıldızlı göklerinden,
Dehâdan kanatlanan kılıcının şulesi
Ebediyette olmuş bir murassa kasiden,

Kızıl gökte parlayan Ay-yıldız'ın nurusun.
Sen en büyük milletin, Türklüğün gururusun
Bu yurdun timsalisin bugün bütün cihanda
Gözler, gönüller senin, senin şeref de şan da!


Enis Behiç KORYÜREK


Kemal Atatürk
Dört yanımız sarılmış düşmana
Onları vuran Kemal Atatürk
Aydın kapı açtın Türk halkına
Aydınlık saçan Kemal Atatürk

Sen verdin halkına hak Hürriyet
Ulusa kurdun hür Cumhuriyet
Özgürlüğü sundun ilelebet
Bağımsız kılan Kemal Atatürk

Senle coştu bu ulu Türk halkı
Senle buldu gelecek yarını
Halkına adadın hep varını
Yarınlar kuran Kemal Atatürk

Hedefleri gösterdin ileri
Hayran bıraktın dost,yad elleri
Cözdürdün lal olan bu dilleri
Dilleri dizen Kemal Atatürk

Mustafa Kemal işlemi sahi
Gerçek sulbu irşad işleğ Bai
Sahip zaman haberli bir dahi
Noktadır yurda Kemal Atatürk

Kul Coştuk alır Ata ilhamı
Işığı ile aydın her yanı
Atasına feda ruhu canı
Hayatlar veren Kemal Atatürk


Kul Coştuk






MUSTAFA KEMAL 

Bir kumandan geliyor, selâma durun
Fatihlerin soyundandır o gelen
Yedi düvele de eğmedi boyun
Mustafa Kemal’im, gelenler bilin.

Ordular çığ gibi onu izledi
Tahtta oturanlar onu özledi
Ta ki Moskof’un da içi sızladı
Mustafa Kemal’im, gelenler bilin.

Alpaslan’ım destan yaratır
Venizelos’a da delik aratır



Sırrı Yinanç













Türk ve Atası
Yurta sulh cihanda sulh ilkesiyle
İsterse ters çevirir bir sillesiyle

Ne oldu dökmedi mi Atamız
Akdenizde düşmanı denize
Bir kaşık suda boğmadı mı
Mehmetçiğin süngüsüyle

Yurta sulh cihanda sulh ilkesiyle
İsterse ters çevirir bir sillesiyle

Bize dokunmayan yılan bin yaşasın
Türk milleti sen zorlukları aşasın
Durulmayan su gibi bendini yıkasın
Mustafa Kemal Paşam bin yaşasın

Yurta sulh cihanda sulh ilkesiyle
İsterse ters çevirir bir sillesiyle

Yaşasın büyük türk milleti
Yaşasın ulu önder Atatürk
Yaşasın vatan için kan dökenler
Yaşasın iman uğruna savaşanlar

Serdar Sayıl


ATATÜRK ORATORYOSU 


İHTİYARLAR KOROSU

Yol kapalı, yol uzun, tanyeri karanlık,
Yürür Atatürk elinde ışık...

Geceler mi çöktü? Karalar mı bastı?
Çatılar mı göçtü? Damlar mı yıkık?
Yetişir Atatürk imdâda o zaman,
Atatürk başta o zaman
İşte Atatürk o zaman büyük.

ANALAR KOROSU

Hey çelik göğüslü, kaya omuzlu!
Düşman binlerle, engel yüzbin!
Doruklar yüce tepeler şahin,
Gene de onun buyruğu: İleri!
Yüreği, soluğu ileri...
Ordular, atılın ileri!
Kartallar sınırdan sınıra uçun!...
Yiğitler, koşun ileri!

HALK KOROSU

Nasıl atıldındı düşmana acınla,
Ellerin kanda, kırılmış kaburgan.
Nasıl döğüştündü yenilmez gücünle,
İnmeden bir soluk atından.
Büyüktü savaşın, büyüktü ulusun da,
Bastığın toprak kahraman.

ANALAR KOROSU

Sana bağlandı gönüller o gün,
Baş kodu yoluna başı olan
Sana eklendi sevgiler, saygılar,
Yüceydin daha da yüceldin o zaman...
Atatürk bir destan oldu koskoca.

İHTİYARLAR KOROSU

Açıklar, açlar, yenikler, yitikler,
Bir uçtan bir uca çırpınan bir vatan.
İnişler, yokuşlar, göçüşler, çöküşler,
Kağnı kağnı ateş, oluk oluk kan.
Nineler dizlerini uzattı başına,
Analar saçlarını örttü üstüne,
Yorgun kanatları, omuzları kan...
Saf saftı ölüler meydanlarda,
Vurulmuş devlerdi açıkta yatan.

GENÇLER KOROSU

Göz seni görmeyince kör oldu o gün,
Bir seni bulmayan umutsuzdu.
Adını anmayan mutsuzdu,
İzinde yürüyen yol aldı o gün.

ANALAR KOROSU

Ömrün koskoca bir acıydı, Atatürk,
Kimse çekmedi sencileyin.
Baş baştı yüreğin göz gözdü.

GENÇLER KOROSU

Karaydı geceler doğularca,
Bir sen güneşce gürledin.
İnanın dedin ulusa inanınca,
Güvenin dedin.

HALK KOROSU

Elele çıktık yola seninle,
Sen eyittin biz eyittik seninle,
Ateşe, ölüme gittik seninle
İşte önümüz sonumuz seninle,
Ya varız ya yoğuz seninle...

GENÇLER KOROSU

Sen gel bize gene, Atatürk!
Yürü bizimle ölüme dirime,
Hep sen ol bizimle,
Kal bizimle,
Yürü bizimle,
Ara, bul bizimle,
Hep sen ol bizimle
Atatürk


Selâhattin BATU 










ATATÜRK 


Uygarlık denilen yüce hedefe,
Varmayı öğretti bize Atatürk.
Çağdaşlık yolunda şana, şerefe,
Ermeyi öğretti bize Atatürk.

İşgal edilince yurdun her yanı,
Bin düşmanı yendi Türk'ün bir canı,
Alıp ele yeni baştan vatanı,
Kurmayı öğretti bize Atatürk.

Biri hilal oldu, biri yıldızı,
Bayraklaştı yurdun oğulu, kızı,
Bayrağımız için al kanımızı,
Vermeyi öğretti bize Atatürk.

İlkeleri birer sarsılmaz kaya,
Devrimler yapıldı arka arkaya,
Dostluğu barışı milli halkaya,
Örmeyi öğretti bize Atatürk.


Rasim Köroğlu

Tarih Yazdı ATATÜRK
Taarruza geçip kılı kırk yardı,
Bir avuç askerle düşmanı sardı,
Yanında şehidler gaziler vardı,
Tarihlere tarih yazdı Atatürk.

Çanakkale kurşun olup yağarken,
Conk bayırına yeni şafak doğarken,
Düşmanları Akdeniz'e dökerken,
Ecdat ile koşuyordu Atatürk.

Ali'ydi Veli'ydi hepsi Mehmet'ti,
Göklerden o anda yağan rahmetti,
Bir avuç askerle arşı fethetti,
Onlarla beraber coştu Atatürk,

Akdeniz'e döktü düşmanlarını,
Şaşırtıp dünyanın uzmanlarını,
Akdeniz'de gördük pis kanlarını,
Tarihlere tarih kattı Atatürk.

Türk oğlu şimdi duydun atanı,
Düşün toprağında şehit yatanı,
Burası yiğidin asıl vatanı,
Tarihlere tarih yazdı Atatürk.
Ümüt Güngör













ATATÜRK'Ü DUYMAK


Ulu rüzgarlar esmedikçe,
Yaşamak uyumak gibi.
Kişi ne zaman dinç?
Dalgalanırsa bayrak, bayrak gibi.

Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz?
Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik,
Ekmek olmak için önce
Buğday olmak gibi.

Silinir sözlüklerden sen hatıra geldikçe
Cılız sözler: usanmak, yorulmak, durmak gibi.
Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene,
Bir ışık-kaynak gibi.

En yakınlar zamanla fersahlarca uzak gibi;
Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz
Daha da yakınsın, daha da sıcak.
Bıraktığın toprak gibi.

Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz:
Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi.
Ancak senin havanda sağlıklar, esenlikler;
Olmaya devlet cihanda Atatürk'ü duymak gibi...


Behçet NECATİGİL


O İHTİLAL BAYRAĞI - Ankara'nın 18. Atatürk gününde -


On sekiz yıl... ne zorlu, ne emsalsiz, ne çetin...
Fert halinde bir timsal azmiyle bir milletin:
Işık saçlı, gök yüzlü, Tanrı sözlü bir timsal:
Sivas'tan Ankara'ya geldi Mustafa Kemal.
O gün Türk milletinin şahlanan hıncıydı o.
O gün mazlum Asya'nın kahhar kılıcıydı o.
Tutuşturmuş değdiği fikri, hissi, toprağı
Alev saçlı, gök gözlü o ihtilal bayrağı;
Dolmuş boş gönüllere, kör gözleri fer olmuş;
Girdiği her savaşta en son muzaffer olmuş;
Çıkmış meydana Türk'ün en çok daraldığı gün;
Odur yenen son makûs talihini Türklüğün
Pirene'den, Tuna'dan, Mohaç'tan, Pilevne'den
Ta Sakarya'ya kadar gerisin geri giden
Müthiş, makus bir bahtı yenebilir ancak o,
En haklı ihtilalin en başında sancak o;
Ona ta canevinde yer vermeli insanlar,
Osmanlı anlayamaz, onu ancak Türk anlar:
Ateşinde erimek, yeniden şekle girmek,
Ona ram olmak değil, biraz o olmak gerek;
Her haliyle örnek o, Türk için erkek için;
Onu anlamış olmak ve onu sevmek için
Daralınca gönlünde o azmi bulmak gerek
Ona diz çökmek değil, ona doğrulmak gerek.
Şarklılık, Osmanlılık, gerilik bir tarafa:
Garplı kafa, Türk gönül, ak alın, olgun kafa....
İstediği hasada bu yerde rençberiz biz,
Onun "Mustafa Kemal" dediği gençleriz biz.
Ankara bayramını gönülden kutlarız,
Bir daha bunalırsan "o" vardı, bizler varız...
Atatürk! Burçlarında bekliyoruz bir nöbet;
Bizce birdir seninçin yaşamak, ölmek, emret;
Emret: kanı çekilmiş damarlara dolalım;
Bir an senen izinden saparsak kahrolalım.


Ankaralı Aşık Ömer (B.K. ÇAĞLAR)



ATATÜRK



Ey, sanki alev saçlı zafer küheylaniyle
Kurtardığın vatanda en yüce şehsüvarsın,
Bir şimşek çağlayanı haliyle, Türk kanıyle
Aldığı şâna lâyık bir tarihde bir Sen varsın.



Erişmez vasfına hiçbir rebabın sesi,
Sen yükseksin, ilhamın yıldızlı göklerinden,
Dehâdan kanatlanan kılıcının şulesi,
Ebediyette olmuş bir murassa kasiden.



Kızıl gökte parlayan Ay-yıldız'ın nurusun.
Sen en büyük milletin, Türklüğün gururusun
Bu yurdun timsalisin bugün bütün cihanda
Gözler, gönüller senin, senin şeref de, şan da!


Enis Behiç KORYÜREK

BÜYÜK ARZU 

Ağustos gecesinde mavi ışıklar iniyor tepelerden,
Lâcivert bir yelpaze gibi açılmış gökyüzü.
Gazi, çadırdan çıktı, arkasında paşalar,
Meşin kırbacı dizlerine vuruyor.
Şöyle bir yukarı kaldırdı başını:
Bayrağa gönül vermiş gibi yıldızlar...
Sonra heyecanla İsmet Paşa'ya soruyor:
- Erat hazır mı İsmet ?
- Her şey tekmil, Paşam!
O bir ayna gibi bilirdi içimizi,
Gözlerinde yarınki şafaklardan izler.
Karanlıkta baktı, parıldıyor süngüler...
- Merhaba asker! dedi,
Saflar önünden geçti;
Mehmetler "Yaşa, yaşa!" diyordu.
O altın saçlarını vermiş geceye
Şimdi her şeyi unutmuş,
Yalnız büyük bir aşkla
Afyon sırtlarına doğru
Haşmetle kartallar gibi süzülmek istiyordu.
Bir alev çağlayanı halinde
Akdeniz'e dökülmek istiyordu.


Arif Hikmet PAR
Kartal Bakışlı Deha'dan




KAHRAMAN 



Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;
Seni gördük sesimiz Hakk'a yalvardığı gün,
Seni gördük, bir mazi dağları sardı ses ses,
Bir Akdeniz dalgası buldu içinde herkes..

Sana çıkar bu yurdun ararsak son yolu da,
Kutlu bir Tanrı oldun güzel Anadolu'da.
O kadar eskisin ki şimdi ruhumuzda sen,
Bulursun bu sevgide asırları istersen.

Ararsan bakışında uzun ovalar erir,
Dinlersen gönül denen yüce dağlar ses verir.
Bir dünya, bir millete düşman olduğu zaman
Sana büyük hızını verdi nabzındaki kan..

Dört sınırın ucunu getirdin bir araya,
Dört bucak sevgisini topladın Ankara'ya.
Sesin, bir tılsım gibi, yurdu dolaştı yer yer
Ve senden öyle keskin hız aldı ki gönüller.

Yüzyılda giden vatan bir anda geri geldi,
Sonra sanki ruhundan kartal sesleri geldi;
Sanki yeni bir ışık süzüldü gözlerinden
Ve bir fert, tek başına, bir millet yarattın sen.

Bastığın yer tarihten yer alırmış, yok, değil:
Bir gününe bir tarih bağışlasak çok değil!
Çok değil, kanımızın rengini süze süze,
İsmini döğmelerle işlesek göğsümüze..

Çok değil göğsümüzün içine çizsek seni,
İsterse bundan sonra ufuk yansın, gök yansın;
Çünkü sen bu milletin umduğu kahramansın..
Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;
Seni gördük sesimiz Hakk'a yalvardığı gün...


Fazıl Hüsnü DAĞLARCA


MUSTAFA KEMAL'LER TÜKENMEZ

Tükenir elbet
Gökte yıldızlar denizde kum tükenir
Bu vatan bu topraklar cömert
Kutsal bir ateşim ki ben sönmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez ..

Ben de etten kemiktendim elbet
Ben de bir gün göçecektim elbet
İki Mustafa Kemal var iyi bilin
Ben işte o ikincisi sonsuzlukta
Ruh gibi bir şey görünmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez ..

Hep kardeşliğe bolluğa giden yolda
Bilimin yapıcılığın aydınlığında
Güzel düşünceler soyut fikirlerde ben
Evrensel yepyeni buluşlarda
Geriliği kovmuşum ben dönmez
İnanın Mustafa Kemal'ler tükenmez ..



Başın mı dertte beni hatırla
Duy beni en sıkıldığın an
Baştan sona her şeyiyle bu vatan
Sakın ağlamasın kasımlarda
Fatihler, Kanuniler ölmez
İnanın Mustafa Kemaller tükenmez ...


Halim YAĞCIOĞLU


ATATÜRK BİR ÇIKIŞTIR, VARIŞ DEĞİL

Atatürk bir çıkıştır, varış değil.
Varmak tükenmek demek, Atatürk tükenmez,
varmak ölüm demek, Atatürk ölmez.
Ben ölürüm, benimle bir eksilir Atatürk,
sen doğarsın, o doğar, başkaları doğar;
sizinle bin doğar, bin çoğalır, bin yücelir,
dünya sürer, yaşam sürer, sürer Atatürk.

Atatürk bir yönün adı, özgürlüğe, uygarlığa, ileriye
bir parlamış, bir sönmüş, işte yolun demiş,
Atatürk bir ufkun adı, dağın değil,
Himalaya kadar bile olsa, dağın değil.
Dağ durur, oysa ufuk yürür.
Her ufukta Atatürk büyür.
Her ufukta yenilenir bir kez.

Atatürk bir ilk hızdır doğadaki,
tohumu çatlatan bir güç,
kozayı delen ilk vuruş,
kuşun kanadındaki ilk günü,
koş demiş, atıl demiş sana, durulur mu?
Atatürk durmuş mu ki sen durasın?
Atatürk susmuş mu ki sen susasın?
Atatürk ölmüş mü ki sen ölesin?

Atatürk bir kavganın adı, her gün yenilenen,
her gün değişen düşmana karşı.
Bilgisizliktir bu düşmanın adı çok kez,
geriliktir, aptallıktır, dönekliktir.
Çıkarcılık, neme gerekçilik, vurdumduymazlık,
korkaklık, eyyamcılık, yalancılık,
bir bakarsın topla tüfekle yürür üstüne,
bir bakarsın gülücüklerle, okşamalarla gelmiş,
bir bakarsın, seni ta içinden kemirir bir kurtçuk.



~ Orhan ASENA ~

MUSTAFA KEMAL NE DÜŞÜNÜR? 


Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz;
Gökte ay üşür,
Gökte yıldız üşür,
Dışarıda gece üşür..
Gece, yani karanlık, yayılmış gider
Boylu boyunca, vatan ölçüsünde..
Gayrı gündüzümüz yok!



Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz,
Düşmanca kol gezer,
Dışarıda gece üşür,
Gece, yani karanlık, yani siyah,
Yani vatan sahipsiz, el elinde,
Vatan üşür!



Mustafa Kemal,
Yani milyonların yüreği!
Mustafa Kemal,
İşte o, sonsuz aydınlık!
Mustafa Kemal,
Ta kendisi, uğrunda öldüğümüz vatan!
Dışarıda bıçak sırtı bir ayaz.
Ayazda üşümeyen tek adam!



Gökte ay üşür,
Gökte yıldız üşür,
Dışarıda gece üşür,
Düşmanca kol gezer bıçak sırtı bir ayaz,
Mustafa Kemal üşümez,
Düşünür!


Sunullah ARISOY


ÇAĞDAŞLAŞMA YOLUNDA 

Bir ses akisleniyor içimizde :
Çağdaşlaşma yolunda anlayarak ve hissederek Mustafa Kemal’i.
Bizi geleceğe taşıyarak ince ve uzun bir yolda
Barış çizgisinde.
Her adımda bir meşaleyle duygulandıran bir ses..
Yaşadığımız,
Uğrunda can verdiğimiz
O’nunla dopdolu bir barış ülkesi.
Bugün yine güneş yerine
Mustafa Kemal doğuyor..



Cumhuriyet ;
Bahçemizin narin bir çiçegi,
Geçmişimizle,
Yurdumuzu yaşatan, hepimizin geleceği,
Düşlerimizin süsü..
Seksen yıl öncesinden
Aydınlıklar saçarak gelen bir ses.
Bugün yine güneş yerine
Mustafa Kemal doğuyor..



Çevremizde uzun namlulu korkular varken bile,
İhanet çemberlerini kıra kıra,
Düşüyor her yere O’nun gölgesi.
Seksen yıl sonra,
O’nunla hür, O’nunla aydınlık,
İçinde yaşadığımız
Özgürlükler beldesi..
Bugün yine güneş yerine
Mustafa Kemal doğuyor


Üzeyir Lokman ÇAYCI



BEN MUSTAFA KEMAL'İM
Ben Mustafa Kemal'im,
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hala en hakiki mürşit değilse ilim,
Kurusun damağım dilim,
Özür dilerim,

Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Özgürlük hala
En yüce değer
Değilse eğer,
Pırangalı kalsın diyorsanız köleler,

Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı,
Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı,
Baş tacı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı,

Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..

Yetmediyse acısı şiddetin, savaşın,
Anlamı kalmadıysa
Yurtta sulh dünyada barışın,
Eğer varsa ödülü
Silahlanmayla yarışın,

Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi..



Süleyman Apaydın






ATATÜRK


Elimde kalem,
Sen yazıyorsun kolayca.
Dilimde sözcük,
Sen konuşuyorsun ustaca.
Giysilerimde yakışan Sensin,
Uygarlığa bakan
Yine Sen gözlerimde..

Tükettiğim lokmada tat,
İçtiğim suda esenlik,
Attığım adımda özgürlük.

Bir uçtan bir uca yurt havasında,
Seni duyuyorum Atatürk!

İnsanca yaşayacaksan,
Kadın-erkek yok diyorsun,
Önce insan,
Durmak zamanı değil diyorsun,
Haydi Çalış!

Dünyaya açılan barış,
Düşüncede en büyük
Seni buluyorum Atatürk!


Şule TÜREL


NİÇİN? 

Bu halkın başında bir kahraman var,
Şan onundur ama millete yarar.
Haklıdır bu şandan korksa düşmanlar
Dostlardan da varmış tiksinen, niçin?

Arttıkça bu dâhi Türk'ün şöhreti
Dağılan milletin arttı vahdeti
Sulhta da faydalı böyle kuvveti
Yıpratmak daha harp bitmeden niçin?

Toplandı Lozan'da dostlar, düşmanlar
Lloyd George saçıyor yine bühtanlar
Lâzımken müttehit olmak bu anlar
Ayrılanlar varmış sürüden niçin?

Millet fedâidir kahramanına
Kim taş atabilir onun şanına?
Dil uzatma sakın Türk aslanına!
Anlatayım sana bilmezsen niçin...

O millî dehanın tam Kemâl'idir
Türk'ün hem celâli, Hem cemâlidir
Mefküre görünmez, o timsâlidir
Mefküreye çattın, söyle sen niçin?

Uyanık bulunun ey Türk gençleri!
İrtica sevemez bu hür rehberi
Susturun mantıkla, kin güdenleri
Borcumuz savaşmak ebeden, niçin?...


Ziya GÖKALP






MUSTAFA KEMAL'İ DÜŞÜNÜYORUM
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yeleleri alevden al bir ata binmiş
Aşıyor yüce dağları, engin denizleri.
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,
Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri,
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Yanmış, yıkılmış savaş meydanlarında
Destanlar yaratıyor cihanın görmediği,
Arkasından dağ dağ ordular geliyor
Her askeri Mustafa Kemal gibi.
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Gelmiş geçmiş kahramanlara bedel
Hükmediyor uçsuz bucaksız göklere
Al bir ata binmiş yalın kılıç
Koşuyor zaferden zafere.
Mustafa Kemal'i düşünüyorum;
Ölmemiş bir kasım sabahı!
Yine bizimle beraber her yerde,
Yaşıyor dört köşesinde vatanın
Yaşıyor damar damar yüreklerde.
Mustafa Kemal'i düşünüyorum,
Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda,
Mavi gözleri ışıl ışıl, görüyorum
Uykularıma giriyor her gece.
Ellerinden öpüyorum.
Ümit Yaşar OĞUZCAN






O'NUN SESİ
Söylüyor birer güneş yakarak bağrımızda,
Bir tarihi yolundan çevirecek sözleri.
Yirmi milyon bakışla ışıldıyor gözleri,
Toplayıp bir milletin bütün ümitlerini.
Bir kan gibi gezerek yurdun damarlarını
Bu ses bir yürek gibi her göğüste atıyor.
Bu ses yurdu sevgiden bir kolla kuşatıyor,
Doğmamış nesillerine kurutarak terini.
Çelikten bir set gibi dağıtarak rüzgârı
Aşacak üzerinden mesafeyle zamanın,
Yanacak ocağında yarın her fabrikanın
Ve bu sesle dönecek yarının motorları.

Yusuf Ziya ORTAÇ
KAHRAMAN 
Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;
Seni gördük sesimiz Hak'ka yalvardığı gün,
Seni gördük bir mazi dağları sardı ses ses,
Bir Akdeniz dalgası buldu içinde herkes...
Sana çıkar bu yurdun ararsak son yolu da,
Kutlu bir Tanrı oldun güzel Anadolu'da.
O kadar eskisin ki şimdi ruhumuzda sen,
Bulursun bu sevgide asırları istersen.
Ararsan bakışında uzun ovalar erir,
Dinlersen gönül denen yüce dağlar ses verir.
Bir dünya, bir millete düşman olduğu zaman
Sana büyük hızını verdi nabzındaki kan..
Dört sınırın ucunu getirdin bir araya,
Dört bucak sevgisini topladın Ankara'ya.
Sesin, bir tılsım gibi, yurdu dolaştı yer yer
Ve senden öyle keskin hız aldı ki gönüller,
Yüzyılda giden vatan bir anda geri geldi...
Sonra sanki ruhunda kartal sesleri geldi;
Sanki yeni bir ışık süzüldü gözlerinden
Ve bir fert, tek başına, bir millet yarattın sen.
Bastığın yer tarihten yer alırmış, yok, değil:
Bir gününe bir tarih bağışlasak çok değil!
Çok değil, kanımızın rengini süze süze,
İsmini döğmelerle işlesek göğsümüze..
Çok değil göğsümüzün içine çizsek seni.
İsterse bundan sonra ufuk yansın, gök yansın;
Çünkü sen bu milletin umduğu kahramansın...
Gölgen bir nur işledi güneşe vardığı gün;
Seni gördük sesimiz Hak'ka yalvardığı gün.


Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

SAYENDE 

Bir tünelden çıkmış tren gibiyim,
Sağım solum, baktım, günlük güneşlik...
Ben bende değilken ben ben gibiyim,
Doldu içimdeki ölümcül boşluk
Sayende...
Topların yankısı bir uçtan uca;
Yağız erler yürür, yüceden yüce;
Şakıyan kılıçlar şavk verir gece;
Düzlere dönüşmüş kapkara taşlık
Sayende...

Denizler yarışmış, dağlar yarışmış;
Kara günler geçmiş, bayram erişmiş;
Ne etmişsen, kurtla kuzu barışmış;
Kokular sürünmüş eser bir hoşluk
Sayende...

Kuşlarım ötüşür, dallar benimdir;
Susmuşken söyleyen diller benimdir;
Ellerin aldığı iller benimdir,
Savaşa barışlar etmede eşlik
Sayende...

Yücelere ağdım, bayrakçasına;
İlkyazda yeşeren toprakçasına;
Söyler Gökyay'ım bu dil hakçasına;
Sevinçten, kıvançtan gözdeki yaşlık
Sayende...


Orhan Şaik GÖKYAY


MUSTAFA KEMAL’İ GÖRDÜM

Daha dün gördüm Mustafa Kemal’i…
Işıl ışıldı sabah güneşinde,
Mavi gözlerinde vatan parlıyordu,
Vatan parlıyordu yine.

Daha dün gördüm Mustafa Kemal’i…
Kolları çepeçevre sarmış vatanı,
Nabzını yokluyordu milletinin,
İçinde eski günlerin heyecanı.

Daha dün gördüm Mustafa Kemal’i…
Dudaklarında gülüyordu vatan
Bir zafer türküsü O’nun dilinde,
İçinde O vardı bir yandan.

Daha dün gördüm Mustafa Kemal’i…
Daha dün ışıklar içinde,
Yudum yudum içmiş memleket sevgisini,
Yudum yudum sinmiş her yere.

Mustafa CANPOLAT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar